Tarihte İlk Banka Nerede Kuruldu?
Banka terimi ilk kez ne zaman kullanıldı?
Bankacılık terimine ilk olarak Orta Çağ’da rastlanılmaktadır. O zamanlarda insanlar, uzun seyahatlere çıkmadan önce değerli eşyalarını ve paralarını güvence altına alabilmek amacıyla kilise papazına emanet etmekteydiler. Papazlar da bu biriken paraları kimi zaman ihtiyaç sahiplerine ödünç verebiliyordu. Böylece bankacılığın en ilkel temelleri atılmaya başlanmıştı. Bankacılıkta bir araç olan teminat mektubu da zamanın tacirlerinin güvenliği ve uzak yerlerdeki ticaret alışverişlerinin kolaylaştırılması sebebiyle ortaya çıkmıştır.
Modern anlamda bankacılık ilk defa Mezopotamya’da başlamıştır. İkinci yüzyılda ihtiyaç sahiplerine kefil karşılığı kredi verilmeye başlanmıştır. Ardından tahvil, çek ve kambiyo kavramları bankacılık sektöründe yerini almıştır.
Avrupa’da bankacılığın yayılması nasıl gerçekleşti?
13. yüzyılda küresel ölçekli ilk banka Floransa’da ticari faaliyetine başlamıştır. Bankacılık, kredi ve mevduat sunan kuruluş şeklini almıştır. Mediciler Avrupa’da 1348 ve 1397 yılları arasında önem arz eden şehirlerde birçok banka şubesi açmıştır. Bankacılığın Avrupa’da gelişip yaygınlaşmasında önemli rol oynamışlardır.
Türkiye’de Bankacılık nasıl kuruldu?
Türkiye bir İslam ülkesi olduğu üzere faiz haram kabul edilmekteydi. Bu nedenle para piyasasında gayri-Müslimler etkin rol oynamaktaydı. Gayri-Müslim bankerler ve tüccarlar merkez Galata olmak üzere para alım satımını ve faiz işlerini yürütmekteydi. İstanbul’da ilk banka tabir edilen kurum İstanbul Bankası ismiyle 1845 yılında hizmete başlamıştır. Sermaye sıkıntısı nedeniyle 1850 yılında kapanan bu banka 1863 yılında yeniden açılarak Osmanlı Bankası adı altında hizmet vermeye başlamıştır.
İttihat ve Terakki yönetimi 1908 itibariyle Türk bankalarının çalışmalarına destek vermeye başlamıştır. Ülkenin para piyasasında söz sahibi olan gayri-Müslimlere karşı hamle yapılarak mali egemenliklerine son vermek adına ülkede ticari şirketlerin ve bankaların kurulmasına öncü rol oynamışlardır.
19. Yüzyılın ortalarına kadar Osmanlı Devletinde çiftçiye ekonomik anlamda destek verecek bir kurum bulunmamaktaydı. Çiftçi, tefeci ile işbirliği yapmak zorunda kalmaktaydı. Tefeciye yüksek faiz ödemek zorunda kalan çiftçi çoğu zaman borcunun tamamını kapatamıyor ve toprağını tefeciye kaptırma tehlikesi yaşıyordu. Bu duruma bir son verebilmek ve çiftçiye destek çıkabilmek adına 1863 yılında Mithat Paşa tarafından, Ziraat Bankası’nın çekirdeği diyebileceğimiz çiftçi temelli, yardımlaşma ve imece usulüne dayanan Memleket Sandıkları’nı kurulmuştur. 1888 yılına gelindiğinde Memleket Sandıkları işlevini yitirdi ve yerine modern bankacılık adına Ziraat Bankası kurulmuştur.
Banka kurumu, elde ettikleri mevduatı ihtiyaç sahiplerine kredi şeklinde sunmaktadır. Nakdi ve kredi ile alakalı tüm işlemler mali kuruluş olan bankalar tarafından gerçekleştirilmektedir. Bankalar kamu yararına çalışan kuruluş olduklarından dolayı devlet tarafından sıkı bir denetim altında tutulmaktadırlar.
Bankalar güvene dayanan kuruluşlar olup, milli hasılanın yükselmesinde de büyük rol oynamaktadırlar. Artık günümüzde tüm ekonomik faaliyetler bankalar aracılığı ile güvence altında gerçekleştirilmektedir. Bulunduğumuz yüzyılda malların takas yapıldığı ticari ilişkiler ortadan kalkmış ve tamamen parasal işleyiş söz konusu olmuştur. Teknolojinin hızla gelişmesiyle birlikte bankacılık sektörü de olağanca hızı ile modern bir çizgide ilerlemektedir. Sınırları ortadan kaldıran teknoloji ile bankacılık ta küreselleşmiş pratik bilgiler ışığı altında ülkeler arası mali işlemler saniyeler içerisinde gerçekleşebilmektedir.